Güney Afrika'da her yıl gerçekleşen ve "KwaZulu-Natal Sardalya Koşusu" olarak bilinen, milyarlarca sardalyanın katıldığı 1500 kilometrelik göç, bu yıl da başladı. Bu devasa göç, Güneydoğu Afrika'daki deniz ekosistemlerinin en önemli olaylarından biri olarak kabul ediliyor ve birçok deniz canlısı ile kuş türü için hayati önem taşıyor.
Nelson Mandela Üniversitesi Kıyı ve Deniz Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lorien Pichegru, sardalyaların göçünün hala birçok gizem barındırdığını ve bu göçün biyokütle açısından dünyanın en büyük hayvan hareketliliği olduğunu belirtti. Pichegru, "Bu göç hareketi, başta deniz kuşları olmak üzere birçok yırtıcı hayvan için çok önemli. Örneğin Kap Sümsüğü kuşları, yumurtlama döngülerini sardalya koşusuna göre ayarlıyorlar" dedi.
Ancak Pichegru, iklim krizi ve aşırı avlanmanın sardalya nüfusu üzerinde ciddi baskılar oluşturduğunu, bu durumun sardalyaların yaşam döngüsünü tehdit ettiğini vurguladı. Özellikle deniz suyu sıcaklığının yükselmesi, sardalyaların larva döneminde hayatta kalmasını zorlaştırarak popülasyonun azalmasına yol açıyor. Bu durum, yalnızca deniz ekosistemini değil, aynı zamanda bölgedeki balıkçılar ve ekonomiyi de olumsuz etkileyebilir.
Bölgede devam eden petrol ve gaz arama çalışmaları da habitatı tehdit ediyor. Deniz tabanındaki kazı çalışmaları ciddi ses kirliliği yaratırken, olası bir petrol sızıntısı, Agulhas akıntısı nedeniyle geniş bir alana yayılabilir ve ekosistemde geri dönüşü olmayan zararlara yol açabilir.
Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) desteğiyle gerçekleştirilen bir proje kapsamında, bilim insanları, sanatçılar ve aktivistler bu devasa göçü kayda alarak biyoçeşitliliğin önemine dikkat çekiyor. Projenin yöneticilerinden su altı fotoğrafçısı Alexis Rosenfeld, bu projeyle tehlike altındaki ekosistemlerin ve sardalya göçünün güzelliklerini göstermek istediklerini belirtti.